3D yazıcıların kullanım alanları teoride sınırsız. Üstelik halihazırda 3D yazıcıları tüm kalpleriyle benimsemiş olan birçok endüstri de var. Buna verilebilecek iyi örneklerden biri, hastaların ağız modellerinin ve diğer materyallerin yazdırılabildiği diş hekimliği. Bir diğeri ise prototip parçaların hızlıca yazdırılabildiği, test edilip özelleştirilebildiği ve dolayısıyla geliştirme döngüsünü belirgin bir biçimde hızlandıran havacılık endüstrisi.
Diğer yandan, bütün bunlara rağmen son zamanlarda 3D yazıcıların endüstriyel kullanımlarına dair fazla bir haber duymadık. Bunun nedeni söz konusu teknolojinin artık bir doygunluk noktasına ulaşması. Yani 3D yazıcı kullanmak isteyen herkesin bu cihazları kullandığı ya da kullanabildiği bir duruma ulaşılması olabilir ya da artık 3D yazıcıların yeni kullanımlarını duymak heyecan verici olmaktan çıkmış olabilir.
Özellikle iddialı olan kullanımlar aslında gazetelerde hâlâ hak ettikleri yeri buluyorlar. Buna dair en yeni bazı örneklerden bahsetmek gerekecek olursa Mars yüzeyinde yapılabilen ve içinde yaşanabilen 3D olarak yazdırılmış bir ev konseptinin bir hayli ilgi gördüğünü hatırlatalım. Ayrıca 3D olarak yazdırılmış bir göğüs kafesinin cerrahi bir operasyonla yerleştirilmesi sayesinde hayatı kurtulan İspanyol kanser hastasının öyküsü de yine en az bir önceki kadar büyüleyiciydi.
Fakat öyle görünüyor ki 3D yazıcı konseptinin kendisi harika bir fütüristik konsept olmaktan artık yapılabileceğini bildiğimiz bir şeye dönüşmüş durumda. Birileri onlarla gerçekten sıra dışı bir şeyler yapmadığı sürece herhangi bir şeyi yazdırabilmek artık yeterli değil.